Bazen Hayaller Gerceklesir

22 Mart 2014 Cumartesi

Kocan Kadar Konuş :)

-İster Kanyon kızı olayım,ister Cevahir,biri ''kalk hadi Gültepe'de bir falcı varmış,kızım,kadın isim veriyormuş!'' derse atlarım giderim! Brezilya kızı yapmaz,Türk kızı yapar.-Bu,beni daha küçülten daha kro yapan bir şey değil,9/8 lik yaşıyoruz.Bence bunlar yerilecek özellikler değil;bunlar sevilecek şeyler.
-Türk kızının trip atma çizelgesi var mesela,erkek sana mesaj mı atıyor;
1.hemen cevap verimiyorsun 2.bir yarım saat bekliyorsun 3.sonra üç-dört kelimeyi aşmayan bir cevap gönderiyorsun.Üç nokta asla koymuyorsun,iki nokta koyuyorsun.Üç nokta,yaşlı ve edebi biri olduğu,iki nokta genç ve cool olduğunu gösteriyor.

 Kocan Kadar Konuş kitabının yazarı Şebnem Burcuoğlu' dan...

Bayıldım bu röportaja :) Sonra aklıma msjlaşma evrelerinin ne tatlı olduğu geldi.
Bu arada dün akşam Medcezir dizisinde Çağatay ve offf kızın ismini unuttum,msjlaşmaları esnasında dönüp Efo'ya ''2-3 hafta ayrı kalıp msjlaşsak mı'' diye sormam extra bir şey oldu :))

Herkese mutlu hafta sonları...

17 Mart 2014 Pazartesi

Bıyık seklinde kurabiyeler *-*


Hafta sonuma neşe katan,hem kına gecesi hem de bekarlığa veda için kullanılabilir olarak düşündüğüm,
bıyık kurabiyelerim...

Sevgiler,mutlu haftalar...

11 Mart 2014 Salı

Midem ALMIYOR!


Sabahtan beri okuduklarımı,gördüklerimi,yazılanları midem almıyor benim.Şimdi boğazıma kadar öfkeyle doluyum,resmen yumru oturdu;gözlerimden ateş çıkıyor,içim çok acıyor benim.Öyle yorumlar okudum ki insanlardan,ne su testisi su yolunda kırıldı demedikleri kalmış ne de toplayın piçlerinizi demedikleri.ÖLÜM BU ÖLÜM!Sen hangi vicdanla yazarsın,hangi insanlığın arkasına sığınırsın hangi ruhu barındırırsın içinde!
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Uçmak istedim baba,
Gülüşümden vurdular!
Ben düşlerimi uçurtmama sakladım anne, 
Uçurtmamı vurdular!

Ağla anne!
Gökyüzünün maviliklerini taşıyan yağmur damlalarıyla ağla!
Ağla anne!
Ağla ki gözlerindeki gök'yaşlarında mavi mavi uçayım.
Uçayım ki ben çocukluğuma doyayım.

Beni niye vurdular anne?
Bebeklerin, çocukların katili niye olunur ki anne?
"kötüleri vururlar" derdin ya..
Ben kötü müyüm anne...

BEN DÜŞLERİMİ UÇURTMAMA SAKLADIM ANNE..
UÇURTMAMI VURDULAR...
#BERKİNELVAN sana söz olsun BİTECEK!

10 Mart 2014 Pazartesi

Eyvah Eyvah 3

Herkese mutlu haftalar dilerim öncelikle,

Arkadaşlarla geçen bir hafta sonundan sonra döndük dolaştık ofis sularındayız :)Sıradan bir pazartesinin sıradan saatleri yaşanıyor şuan benim için.Çay,gazete,sosyal medya,mail kontrolleri vs vs...Bu arada çayı artık şekersiz içiyorum.1 hafta kadar önce Fat Block kullanmaya başlamıştım fazla kilolar nedeniyle fakat ben hem ilaç alıp hem de yemeye devam edince olmadı bu iş...Zaten 10 günlük tablet,kaldı 3 günüm...Bari şimdi şekeri falan kesip kendimi eti formlara vereyim de,ikinci kutuyu aldığımda bir işe yarasın dedim.Bu sabah girdim markete doldurdum grisini,eti form çıktım.Hep pazartesileri başlar ya bu işler,hadi bakalım,inşallah inşallah :)Kaç kilosun derseniz,1.69 boy a 62 kiloyum efendim...


Yazı başlığımıza gelirsek,pazar günü sinemaya gidelim dedik.Hangi film diye düşünürken Eyvah Eyvah 3 te bulduk kendimizi...Recep İvedik filmine yoğun talepten ve pazar günü olması nedeniyle gişe tıklım tıklımdı,resmen nefes alamıyor insan o kalabalıkta,en az 15 dakika beklemişizdir bilet için.Film hakkında ki düşüncelerime gelirsek,''gitmeyin efendim ne de olsa yakında tv ye düşer'' diyeceğim.Gerçi biz gitmekte baya geç kaldık ama...Elbette gülüyorsunuz filmde birkaç sahnede,elbette Demet Akbağ'ın oyunculuğu her zaman ki gibi muhteşem fakat o kadar basit bir senaryo o kadar amatörce bir kurgu ki,şahsım adına girmeseydikte olurmuşum dedim çıktığımda...Benim için puanı 10 üzerinden ancak 5 olabilir bu nedenle...

Hafta içi bir akşam Recep İvedik için gideceğiz,beklentim yüksek ve yanılacağımı sanmıyorum.

Bunların dışında hafta sonunun en keyif aldığım kısımlarından biri,kapanışı oldu.Belki biliyorsunuzdur Kuzey'in Oğlu Volkan Konak tekrar başladı.Maalesef pazar akşamları geç bir saatte yayında ama dün akşam Yavuz Bingöl'de orada olunca dayanamadım.Türküler,oyunlar,sazlar,sözler diriltti beni gece gece...İzlemiyorsanız bir ara uğramanızı tavsiye ediyorum.

''Bugün olabildiğince rahat,özgür ve sakin olacağım''

Sevgiler...


7 Mart 2014 Cuma

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Daha fazla resim için Tık Tık *-*
Bir avuç mutluluk demiştim Kurabiye Cafem'in  bir önceki yazısında.Şimdi bunu gerçekleştirmek amacıyla hazırladığım kurabiyeleri almak için birbirinden tatlı iki bayan geldiler bile.Hem kendilerini tanıma fırsatı bulduğumdan hem de bu olanağı bana sağladıklarından ötürü kucak dolusu sevgiler buradan da…
Kurabiye dünyasına adım attığımda,özel günlerde birilerini hatırlamak,onlara ulaşmak,biraz da olsa neşelendirmek için fikirler üreteceğim demiştim kendi kendime…İlk olarak,8 Mart Dünya Kadınlar Günü tarihinin  yakın olması nedeniyle Mor Çatı geldi aklıma.Nasıl ulaşabilirim,ne şekilde irtibat kurabilirim,acaba kabul ederler mi diye düşünürken bir maille başladı heyecanım…Heyecanıma,aynı heyecanla karşılık alınca da başladım bir şeyler oluşturmaya.
Kadın olmayı belki de hepimizden fazla sorumlulukla omuzlarında taşıyan meleklerin kalplerine,nacizane dokunuşlarım…Umarım her doğan gününüz,bir önce ki günden daha ışıklı olur.Sizlerin ve tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun!
Sevgiler…

6 Mart 2014 Perşembe

Hareketli günler...

Güneşli bir İstanbul'dan sevgiler,

Site tasarım değişikliği,sticker,kartvizit,ürün alışverişi derken bu haftayı yavaş yavaş bitiriyorum.Ürünlere bakarken birbirinden güzel şeyler keşfettim ve beynimde şahane farklı fikirler oluştu.Bu kurabiye işi gerçekten çok keyifli bu nedenle,hayal dünyandan ne geçiyorsa yansıtabiliyor,araştırırken keyif alıyor,zamanın da nasıl aktığını farketmeden günün sonuna yaklaşıveriyor insan.Özellikle pastel tonu görsellerle karşılaştığımdaki huzuru anlatamam.Mesela bu siteden oldukça güzel görsellere ulaşabilirsiniz.Ben bakmaktan pek keyif aldım,umarım sizde alırsınız.

8 Mart Kadınlar günü ile ilgili bir adım atmıştım,dün akşam bununla oyalandım ve bu akşamda aynı şekilde zaman harcayarak sonuçlandıracağım.Detaylar daha sonra*-* Ama bilin ki güzel bir yerde güzel kalplere dokunacağım.Bunun için oldukça heyecanlıyım.İşte bunun uğraşını vermeden önce kurabiyelerimi süsleyeceğim ambalaj malzemeleri araştırırken bu siteyi buldum,içinde keçeden kumaşa,ipliklerden etiketlere bir çok şeyi bulabiliyor insan.Eminönü ile kıyas edilmeyecek olsa da,acil ihtiyaçları tedarik anlamında oldukça güzel bir çözüm.En azından benim açımdan*-*

Şimdilik benden bu kadar diyeyim,çok süre geçmeden tekrar buluşalım ;) Aaa bu arada Ahmet Batman'ın Soğuk Kahve kitabını aldım,şuan onu okumaktayım,bununla ilgili ayrıca bir postta görüşmek üzere,sevgiler...


24 Şubat 2014 Pazartesi

Haftanın ilk günü yagmura sevgiler...

Yağmurlu bir haftaya başladık İstanbul caddelerinde...

Yaz-kış fark etmeden cam açık yatan ben,sabahın muhteşem soğuğuyla uyandım bugün...Yağmurlu olacağı zaten belliydi,gelen sevgili hava durumu mesajları sağolsun :) Bir hızla yataktan çıkıp giyinmeye başlamak ve evden çıkmak 15 dakikamı aldı sadece üşümem sayesinde...Şimdi sıcacık bir nescafe ile haftayı selamlıyorum.

Pazar günü izlediğimiz 3 filmden bahsedeceğim;
İlki Dombra müziği ile merak sardığımız Cengiz Han belgeseli...Müzikten bahsetmem gerekirse,çok yakın bir arkadaşımla geçen sohbet esnasında dinlediğim,Cengiz Han'ın savaş sahnesinden alınma görsellerle izleyiciyi etkileyen bir müzik&klip...-Efo'nun diline dolanması ve lehçeyi bilmediğinden ötürü,uydurduğu kelimelerle tüm gün evde yarım yamalak söylemesi,filmden çok etkilenmediğim için yanıma kâr kaldı :)- Bir heyecanla DVD  dükkanından Cengiz Han'ı istedik ve belgeseli alıp eve döndük.İzledik,çok etkilenmemekle ve eleştirmekle birlikte anladık ki almamız gereken asıl filmin ismi ''Mongol''...O nu henüz izlemedik fakat belgesel niteliğinde ki filmi de Cengiz Han hakkında bilgi edinmek amacıyla izlemenizi tavsiye ederim...
İkinci film ise, Açlık Oyunları...Bu filmi izlemek için oldukça geç kalsakta,iyi ki dediğim filmler arasındaki yerini aldı.İlk film kadar etkileyici ve sürükleyici olduğunu düşünüyorum.İzlerken resmen onların yanındaymışım gibi gerildiğimi ve yerimde duramadığımı söyleyebilirim.Sanıyorum üçüncü film devrim niteliğinde olacak.Görsel şölen ve heyecan isteyenlere derim ki,kesinlikle izleyin.
Ve pazar gününün finali ise: Wilkinson Ranch...Filmin eskiden yaşanmış olaylardan esinlenerek yapıldığı hatta giriş kısmında o dönemlere ait araştırma enstitüsünün ve görevlilerin isminin verildiği;filmin sonunda ise olayı gazete küpürleri ile kanıtladıkları görülüyor.Filmde çiftlikteki çocuğun aniden kayboluşu ve durumu araştırmaya gelen görevlilerin başından geçen olaylar konu alınmış.Filmin sonu Uzay mekiğine bağlandığı için,bana çok cazip gelmedi.İzlenebilir diyemeyeceğim bir film açıkçası :)

Henüz izlemediğim Eyvah Eyvah 3 ve merakla beklediğim Recep İvedik filmleri için tekrar döneceğim,film kısmından şimdilik hoşçakalın :)

Huzurlu bir hafta diliyorum,sevgiler...

13 Şubat 2014 Perşembe

Evrene mesajım ve bugünlerde ki heyecanım

Uçasım var bu aralar...
Kaç gündür kendimi o kadar ağır hissediyorum ki,umarım aldığım kilolardan değil sadece ruhsal bir geçiştendir :) Ne sabahları ofise giden yol bitiyor ne de akşamları eve giden...Eve gittiğimde ise üzerimee lap diye çöken ağırlıktan kımıldayamıyorum.1 gram enerjim varsa o da ruhunu teslim ediyor!
Evrene mesajım;bol enerji lütfen!!!
Bir önce ki postta anlattığım Bostancı/Yeşim'in Yeri'ne gideceğiz 14 Şubat Cuma günü,maksat sevgililer gününü kutlamak değil bizim için.Lorke Grubumuzun bu ay ki buluşmalarından birini gerçekleştireceğiz.E madem öyle hadi her beraber sevgililer gününde birlikte olalım dedik ve organizasyon yerini de seçtik.Eğlenceli,dost muhabbetli bir akşam bizi bekliyor kısaca...
Bu arada hemen diğer bir heyecanımı yazayım sizlere, bu mekan için 80 adet kalp kurabiye siparişi hazırlıyorum.Her masada kurabiyelerimi görmek benim için ayrı bir heyecan ve mutluluk olacak.
Klasik olacak belki ama;bir günümüzün değil her günümüzüm sevgi ve anlayışla geçmesi dileğiyle...

10 Şubat 2014 Pazartesi

Ve en sonunda www.kurabiyecafem.com yayında...

Herkese merhabalar&mutlu haftalar,

Yoğun bir hafta sonundan sonra şuan nefes alıyorum diyebilirim.
Cuma akşamı keyifli,sazlı-sözlü bir akşam yemeği,ertesi günü evin kalkıp koptuğu bir temizlik ve pazar kurabiye çalışmaları...
Efo'nun senelerdir gittiği,benim Efo ile tanıştığımdan beri gittiğim çok güzel bir mekan var Bostancı'da,adı Yeşim'in Yeri...Bir de canlı müzik eklemişler ki sormayın,keyfe keyif kattı gerçekten.İsmini anımsamıyorum ama sesi gayet güzeldi kendisinin.Taverna tipi,piyanist şantor mü desem :) İlk başta arabesk haricinde isteklerinizi bekliyorum dese de ne Kum Gibi kaldı okumadığı ne de İbo'dan Sarhoş :) Tam 7 saat mekanda zaman geçirmenin sonunda sıkıldığımızdan değil,gecenin 2 oluşundandı oradan ayrılmamız :)

Gelelim Kurabiye Cafem'e...
Öncelikle belirtmeliyim ki yaklaşık 2 haftadır GeCe Design ile tasarım heyecanını doya doya yaşadım.Header ve site tasarımım tam anlamıyla istediğim gibi oldu.Kararsız kaldığım noktalarda kendisine bıraktım ve hiç yanılmadım.Oldukça sabırlı ve işini bilen bir tasarımcı olduğunu söyleyebilirim.Kendisine buradan da kucak dolusu sevgiler iletiyorum.
Pazar günü yine kalp kurabiyelerime devam ettim.
Ve artık yaptığım kurabiyelerimi evlerinde sergileyebiliyorum :)
www.kurabiyecafem.com u diğer görseller için ziyaret edebilir,vaktinizin yettiğince görsel tura katılabilirsiniz :)
Hepinize sevgiler,mutlu kalın.





3 Şubat 2014 Pazartesi

Seker hamurlu hayallere devam...

Merhabalar herkese,



Özellikle yılbaşı zamanlarında kar tanesi süsü en sevdiklerimdendir.Simli simli,büyük kar taneleri her zaman bana huzur verir.Geçtiğimiz senelerde dostumun gönderdiği bir hediye paketinin içinden çıkmıştı,Finlandiya'dan bana uzanan kar tanelerinden esinlenerek,hafta sonu bu kurabiyeleri yapmak istedim.

Sonrasında da birkaç diş buğdayı denemesi geldi,


Seker hamurlu hayaller devam edecek,mutlu haftalar...

29 Ocak 2014 Çarşamba

27 Ocak 2014 Pazartesi

Lorke Grubu ile haftasonu...

Dolu dolu,mutlu bir hafta diliyorum...

Koşturmacalı geçen bir hafta sonu ertesi ofisteyim.İstanbul bugün ıslak ve soğuk.Sabah gelirken resmen kulaklarım dondu diyebilirim,''üşümeyi özledim'' dediğim günlere selamlar :) Kış geri geldi kısaca,iyi ki de geldi çünkü artık dört mevsimi layıkıyla yaşayamaz olduk.
Cumartesi akşamına döneyim...
Lorke grubu adını verdiğimiz 8-10 kişilik bir arkadaş grubumuz var,ayda 1 ya da 2 toplanıyor ve hazırladığımız concept doğrultusunda eğleniyoruz.Bu sefer ki conceptimiz de urfa sıra gecesiydi ve tabii çiğ köfte yapımı :) Cumartesi günü sabahtan başlayan hazırlıklar,alışveriş ve mutfak saatleri sonrası akşam 19.00 da herkes yavaş yavaş gelmeye başladı.Çiğ köfte tepsisini malzemeleri ile birlikte hazır hale getirmişti Efo...Herkes geldiğinde başlandı yoğrulmaya,elbette peşi sıra çekilen fotoğraflarla anılaştırıldı her dakikası...
                  Daha sonra yavaş yavaş yemeğe ve olmazsa olmaz gitar,saz dinletisine geldi sıra...
                             En son gece 02.00 civarıydı son şarkıları hep beraber söylediğimizde...

Daha sonra konu köpeklere geldi.Benim 4 tane,arkadaşlarımızdan ikisinin de birer tane köpekleri var.Benim köpeklerim Efo ile yaşamaya başladığımızdan beri annemlerle birlikte.Bizde bir rotweiller sahibi olmak istiyoruz,tabii Efo kendini hazır hissettiğinde.Çünkü sabah ve gün içerisinde köpek ile ilgilenmek ağırlıklı olarak,home office çalıştığından Efo'ya ait olacak.Neyse...Rotweillerden konuyu açarak,hayvan sevgisine,ağaçları sevmeye,özellikle kavak ağacı sevgisine(kavak ağacı nasıl konuya dahil oldu anımsamıyorum),köpek düşünebilir-köpek düşünemez tartışmasına;oradan dünyada ki en üstün canlının ne olduğuna derken sabah 05.30 da yattık :) Uyandığımızda sabaha kadar konuştuğumuz konulara da bir güzel güldük :)

Çok eğlendiğimiz,keyif aldığımız zamanın ardından bir sonra ki conceptin dışarıda karaoke ya da evde arka arkaya DVD keyfi olarak belirleyip dağıldık...

Çiğköfteye gelince;tekrar denemeliyiz :)

Mutluluk dolu,huzur dolu haftalar herkese...

23 Ocak 2014 Perşembe

Hayatın akısından kaçtık

Ola beyler ve bayanlar,

Dün ofise gitmemem ve havanın da güzelliğini kâr sayarak,ufak bir kaçamak yaşadık Efo ile...
Evde birkaç işimizi toparladıktan sonra,çıkıp Marmaris büfeye gidip birşeyler atıştıralım dedim ben,önce olur deyip 15-20 dakika sonra ''seni Kristal'e götüreyim güzel bir öğle yemeği yiyelim'' dedi Efo...Olur dedim,giyindik çıktık.Tam siteden çıkarken bu sefer de acaba Mayıs cafeye gidip bira içip yanında bişeyler mi yesek olduk :) Hemen ardından acaba Yeşim'in Yeri'ne mi gitsek,saat olarak erken mi geç mi derken önce Mayıs cafe'de bira içmeye oradan da Yeşim'in Yeri'ne geçip rakı-balık yapma kararı aldık :)
                                   
Mayıs Cafe, Kozyatağı İnönü caddesi üzerinde bulunan,ahşaptan yapılmış,pofuduk koltukları ve duvarlarda ki değişik objeleri ile sıcacık bir mekan.Servisi ve sunumları güzeldir fakat personeli biraz soğuktur ;) Yine de derginizi,kitabınızı alıp okuyabileceğiniz veya sevdiklerinizle sohbet edebileceğiniz rahat bir ortama sahiptir.
Bu mekanın ardından yemeğe gideceğimiz için,bira yanına hazırladıkları sosis tabağı tercihimiz oldu.

Bir saat kadar oturduktan sonra kalktık bu mekandan ve Yeşim'in Yeri'ne geçmek için taksiye atladık.Bulunduğumuz yere yaklaşık 15 dakika,Bostancı sahilinde Dedikodulu Meyhane'nin hemen çaprazında bulunan bu mekan, Efo ile tanıştığımızdan beri çok sık gittiğimiz,rahat ettiğimiz ve keyif aldığımız bir balıkçı...Saat 16.00 gibi girdiğimiz mekândan,10 civarı kalkıp eve geçtik.Bu zaman zarfında konuşmadığımız konu kalmadı,ara ara öyle kahkahalar attık ki kendimizden geçip,personel yanımıza gelip tebessümle kulak kesildi :) Neye bu kadar güldüğümüzü merak etmiş olmalılar :) Aslına bakarsanız 1 litre rakı içtiğimizi düşünürsek,bizde neye ne kadar güldüğümüzü pek kestiremiyoruz şuan :) Tek bildiğim,baş başa yaşadığımız keyifli akşamlardan birini yinelemiş olmamız...
Sabaha karşı uyanıp,rakıdan kaynaklanan her zaman ki baş ağrımı minosetle çözmem dışında,erken uyanmam da bir sıkıntı yaşamadım :) Zaten bünyem alkol aldığımda uyumaya müsait değil,erkenden yatakta dikilenlerdenim :)
Ofisteyim şuan,bir kahve alıp güne devam edeceğim,herkese sevgiler...





19 Ocak 2014 Pazar

Renkli bir cumartesi gününden...

Renkli bir cumartesi sonrası,sakin bir pazar benim için...

Dün sabah ofiste geçirdiğim 3 saat sonrası kendimi Beşiktaş Çarşı'ya attım ve çokta gerekli olmayan birkaç şey aldıktan sonra eve doğru geçmek için motora bindim.Mis gibi bir boğaz havası da aldıktan sonra benim için eşofmanları giyme vakti geldi elbette...Aslında bu cumartesi akşamı için bir arkadaş grubumuz davetlimizdi fakat bir-iki arkadaşımızın salgın dolayısıyla hasta olmasından ertelemek durumunda kaldık.
Eve girer girmez aldık elimize kağıdı kalemi ve market alışveriş listemizi yaptık.Market öncesinde de dvd almak için her zaman gittiğimiz yere ufak bir ziyarette bulunduk.Şahane filmler aldığımızı söyleyebilir.Favori türüm gerilim-korku olmasına rağmen,aksiyon da sık izlediğim türler arasında.

Eve girer girmez aldığımız filmlerden ilkini taktık ve kahve eşliğinde izlemeye başladık.
Bu dört ismi tanımayan yoktur diye tahmin ediyorum. Filmde Robert De Niro'nun evlenecek olması nedeniyle bekarlığa veda partisi yapmak için farklı yerlerden bir araya gelen ve Las Vegas' a giden çocukluk arkadaşların hem duygusal,hem komik hem de arkadaşlığa dair güzel mesajlar içeren sıcacık bir komedi izliyoruz.Bir de ''Ah keşke Las Vegas'ta olabilsem '' diye de iç geçiriyoruz :) Şehrin ışıkları,hareketli yaşamı ve elbette kumarhaneleri beni cezbetmiyor değil. Çöl bölgesini bu şekilde değerlendirmeyi akıl eden kişiyi alkışlamak gerekir.Bu arada filmde Morgan Freeman'dan  inanılmaz bir sadakat örneği izliyoruz ve orada ''gerçekten erkek böyle düşünebilir mi'' diye yanımızda ki beyefendiyi en yumuşak şekilde yoklamaya alıyoruz :)Gerçekten izlenesi izlenesi izlenesi...

Film bitiminde kendimizi bir kaç saatliğine mutfağa adamak için bir müzik açıp mutfağın yolunu tuttuk Efo'yla...En kısa yoldan ne hazırlayabiliriz diye düşündükten sonra,
                                                                 Efkan yoğurtlu ıspanağı,
                                              ben sarımsaklı yoğurtlu karnıbahar kızartmasını,

hazırlayıp,ana yemek olarak ta pilav ve yanında köfte fırına verip güzel bir salatayla masamızı kurduk.
İşte benim için günün en keyifli kısmı asıl bundan sonra başladı.Yemek sonrası,pazar gününe bırakmadan minik kalp kurabiyelerimi yapmak için tekrar mutfağa girdim.Aslında daha fazla tasarım denemekti amacım ama bu hafta için bu tempo yeterli dedim :) İşte sitemin görselleri için hazırladığım iki fotoğraf;


Filmin en sevdiğim cümlesi ile noktalamak istedim postu;
VEGAS'TA OLAN VEGAS'TA KALIR BEYLER...

17 Ocak 2014 Cuma

Mutluluk


Günün bazı saatlerinde saklı mutluluğu,ufak ayrıntılarla yakalayabilmeli insan...

Mutlu haftasonları...

Merhabalar herkese,

Bu sabah İstanbul'da yağmurlu bir güne uyandık.Mis gibi yağmur yağışı ve sıcakla soğuk arasında kalmış yumuşak hava yürümeye değerdi.Her sabah minübüs durağına kadar bir 10-15 dakikalık yürüme mesafem olması benim bunu değerlendirmeme yetti.Normal şartlarda hemen bir cadde sonrasında minübüse binebilecekken,ana durağa yürüyüp en ön koltuğa oturma gayretiyle sabahları 10-15 dakika yürümeyi tercih ediyorum :) Bu sabahta kulaklığımla şehir trafiğini izleyerek sahile kadar inmiş bulunmaktayım.

Siz nasıl istersiniz bilemiyorum ama tercihim haftasonunun da yağışlı geçmesi...

Dün eve gittiğimde alışveriş yaptığım siteden kutumun geldiğini görmem inanılmaz sevindirdi beni. Efo'da sürpriz olsun diye söylememiş teslim aldığını,gerçekten bir heyecanla açtık.Yeni malzemelerimle yeni tanışırken,ben daha onları yeni tanırken Efo'ya ne işe yaradıklarını anlatma çabam paha biçilemezdi :)
Şimdilik bu malzemeler için bir çekmece ayarladık ve mutfağı yaptıracağımızda kendime özel bir bölüm ayıracağımı üzerine basa basa söyledim :)
***
Bu defa siparişlerimi bir önceki siteden değil de,Barmar'dan sipariş verdim ve gerçekten herkese de tavsiye ederim.Şeker hamurumu yine şeker&sugar markasından aldım,diğer malzemelerin ise kalitesi gerçekten çok çok barizdi.Özellikle kalıplar arasında ki farka şaştık kaldık ve güzel olanı ise ciddi bir fiyat farkı olması...Hem kaliteli hem de fiyatı çok daha uygun, bilgilerinize...

Son günlerde çok fazla araştırma yapmış olmama rağmen kurabiyeleri sergileyebileceğim kavanozlar bulmakta zorlanmıştım.Bu sabah blogger da yeni postlara bakarken gördüm ki shingetsununpisilidukkani bununla alakalı mükemmel bir post yazmış,tek kelimeyle ba-yıl-dım!Mutfağın değişik yerlerinde binbir çeşit amaçla kullanılabilecek harika kavanozlar...Kesinlikle istiyorum diye de kendisine not bıraktım :)

Haftasonunu yapacağım kurabiyelerden ötürü iple çekerken herkese mutlu ve keyifli bir haftasonu dilemek isterim.Mutlu kalın...




15 Ocak 2014 Çarşamba

Mojito tokmagı ile yapıldı :)

Herkese merhabalar,

Kurabiye malzemeleriyle ilgili derin araştırmalarımı bırakıp,bloguma yeni post atmak istedim.Bir önce ki yazımda paylaştığım kurabiye tarifim ve görselleriyle ilgili bir şey yazamamıştım.Örneğin evde düz merdane bulamayınca,barda bulunan mojito tokmağıyla hamurları açtığımı kimse bilmiyor :) Elbette hamurun yapışmaması için yağlı kağıt üzerinde açmaya çalışırken,kağıdın kaymaması için köşesine surahi ile baskı yaptığımı da :) Hem eğlenceli hem de keyif aldığım bir gün geçirdim açıkçası kurabiye denememde.Tadı da 10 taneyi aşkın kişi tarafından test edildi,onaylandı.Hala herkes hayatta ve midesi bozulan da olmadı efendim :) Şaka bir yana hem şeker hamurunun (marka ile alakalı olduğunu düşünüyorum) hem de kurabiyenin tadı oldukça beğenildi,şeklinden çok tadının iyi olup olmamasıydı endişem.Bundan sonra gönül rahatlığıyla bu tarife de,kullandığım malzemelere de devam edebilirim.

Bugün yine internetten sipariş vermek üzere ufak bir liste yaptım.Aslında cumartesi günü Eminönü'ne giderek oradan temin etmekti amacımız ama son anda cumartesi akşamı için gelecek arkadaş grubumuzdan dolayı evde olup temizlik yapmam gerektiğine kanaat getirdik :) İnternetten sipariş vereceğimden dolayı da pazar günümü yine kurabiyelere ayırabileceğim.

Kurabiye uğraşıma devam ederken,yaptıklarımı fotoğraflayıp atabileceğim hem de planlarımı yavaş yavaş gerçekleştirebileceğim bir site kurma çabasındayım. Banner tasarımı ve site ismi ile alakalı önerilerinize açığım,fikirlerinizi benimle paylaşırsanız çok çok mutlu olurum.

Şimdi kalkıp bol süt tozu bulunan bir nescafe hazırlayıp,kokusunu içime çekeceğim.
Günün geri kalanında mutlu kalın,sevgiler...


12 Ocak 2014 Pazar

Seker Hamurlu Kurabiye için basarılı bir tarif

   
                                     

 Kurabiye Malzemeleri;

200 gr tereyağı (Oda sıcaklığında yumuşamış)
1 su bardağı pudra şekeri
1 yumurta (Orta boy ve oda sıcaklığında)
1 su bardağı buğday nişastası
2,5-3 su bardağı un (aldığı kadar)
1 paket vanilya

Hazırlanışı;

Derin ve geniş bir kapta pudra şekeri ve tereyağını mikser yardımıyla karıştırıyoruz.
Yumurtayı da ekleyerek mikser yardımıyla karıştırmaya devam ediyoruz.
(Bu karışımın,kabı ters çevirdiğimizde akmayan kıvamda olması önemli bir nokta)
Ayrı bir kapta un,nişasta ve vanilyayı eleyerek karıştırıyoruz. (Un eklemeye ilk olarak 2 bardak ile başlarsanız,karışımınızın ne kadar aldığı konusunda daha iyi bir tespit yapabilirsiniz)
Un karışımını,diğer karışımla karıştırıyor ve yoğurmaya başlıyoruz.
Çok sert olmayan fakat her yer ede yapışmayan bir karışım elde ettiğinizde,hamuru bir streçle sarıp yarım saat kadar buzdolabında dinlendiriyoruz.

Bu esnada dilersek mutfağı toplayabilir ya da nescafemizi yudumlayabiliriz :)

Buzdolabından çıkardığımız hamuru açarak,kalıplar yardımıyla şekillendiriyor ve tepsiye serdiğimiz yağlı kağıt üzerine yerleştiriyoruz.
(Bu şekillemeyi yapmaya başlarken,fırınımızı ısıtmaya başlamalıyız)

Pişirme süresi: 170 derece fırında,10-15 dakika

Fırından çıkardığımız kurabiyelerimizi soğumaya bırakıyoruz.Soğuduktan sonra şeker hamurundan (kurabiye yapımınında kullandığımız aynı kalıp ile) yaptığımız şekilleri bal ve su karışımı yardımıyla kurabiyeye yapıştırıyoruz.Üzerini dilediğimiz şekillerde süslemeye devam ediyoruz.

Sevgiler...




9 Ocak 2014 Perşembe

Kahvenin arası yalnızlıkla mı iyiydi?


Kahvenin arası yalnızlıkla mı iyiydi?
Eğer öyleyse ben iyiliğin baya bir dibine vurmuş bulunmaktayım.

Gece 01.00 sularında yatıp sabah tam 06.00 da uyanıp hala gülümseyebilmek,benim gibi uykuya düşkün olan hatunlar için zor olsa gerek!Lakin şuan yığıldım yığılıcam masaya.Kafayı şöyle laptopun yan tarafından gelen sıcaklığa doğru paralel yatırıp,yorganın altında olduğumu hayal etsem ki saniyemi alır,çok derin bir şekerlemeye geçebilirim.Ofisin mühendis beyleri dışarıda olduklarından ve Junior Ceo'cuğum da şehir dışında olduğundan ofiste tek bulunmaktayım.Yok yok uyumayacağım elbette,işin bu tatlı kısmını akşam ki sıcacık duştan sonraya bırakıyorum.

Şu saatlerde Nescafe Cappuccino'm,Mydonose radyo'm ve sevgili laptopum başbaşayız.Bu sakinliğin devam etmesini diliyorum.
Sessiz bir gün olsun en azından benim için...

8 Ocak 2014 Çarşamba

Dünya küçükse,bloggerda küçük öyleyse

Az önce bloggerda sörf yaparken bir paranoyaklık sezdim kendimde.Beğendiğim,ilgimi çeken yazılara yorum bırakırken birden beynimde sinyaller çaktı ta ta ta tammm,ya bu resimsiz blog benim hiç sevmediğim birine aitse?Ya asla selam vermeye tenezzül etmeyeceğim bir hem cinsim yazdıysa bu yazıyı?Hep dünya küçük dünya küçük deyip duruyoruz,e blogger da küçük,dikkat etmek lazım mazallah!

                                                           
                                                               Nerde benim dedektif gözlüklerim?

Sıradan bir gün

Günaydın,bu sabah Beşiktaş'a geçerken çok keyif aldım denizin üzerinde olmaktan,elimde nescafem ve kulağımda müzik,huzuru depoladım içime.

Bir ofis günü daha başlamış bulunmakta,gecem biraz uykusuz geçse de an itibariyle dinamik hissediyorum.Efo  rahatsızdı dün,eve gittiğimde kedi gibi yatıyordu yatak odasında.Mercimek çorbası,sıcak duş,ıhlamur,minoset ve taze portakal suyundan sonra bugüne biraz daha iyi başladı :) Sevdim bu hemşirecilik olayını ben ve O da oldukça itaatkardı zaten :)
Efo'nun Almanya'da ki yaşlı dayısı vefat etmişti 2-3 gün önce,buraya nakil işlemleri tamamlanmış bugün öğleden sonra İstanbul'a getirilecek.Akşam da Karacaahmet mezarlığında ki morga yerleştirilecek,yarın da defin işlemleri var.Hayli yoğun,yorucu ve iç ağrılı geçecek birkaç gün bekliyor O'nu kısaca.
***
Deliler gibi internette dolandığım,şeker hamuru,kurabiye,cupcake girişimim için en sonunda ilk malzemelerimin siparişini verdim!Sanıyorum yarın eve teslim edilecek ve ben de akşam onlarla tanışacağım.Cumartesi ya da pazar günü de ilk deneyimim olacak,umarım %100 e yakın bir başarı elde edebilirim.

Bol süt tozu bulunan mis kokulu nescafemle sizleri selamlıyor ve günün geri kalan kısmında mutluluk diliyorum,sevgiler...

6 Ocak 2014 Pazartesi

Seker Hamurlu hayaller,hayaller...

Bir pazartesiye daha giriş yapmış bulunmaktayım,ofiste benim açımdan şuan herşey stabil...

Bir haftadır hevesli olduğum şeker hamurlu kurabiye yapımıyla ilgili araştırmalarıma hala devam ediyorum.İlk siparişlerimi verebileceğim ve aradığım temel şeyleri de kolaylıkla bulabildiğim bir site buldum.Yanlız farkettim ki terimlere oldukça yabancıyım,örneğin baskı kopatının ne olduğunu googledan araştırmam gerekti,ne için nasıl kullanılıyor diye :)Yavaş yavaş malzemeleri ve kullanım şekillerini öğreneceğim elbette.İlk deneyimimi bu hafta sonu yapmayı istiyorum ve oldukça da heyecanlıyım.Planlarım büyük lakin başarılı olursam...Oldukça da hevesli bir ortağım olacak bu işte:)Muhtemelen çok fazla maceramız olacak mutfakta ve bende çoğunu sizinle paylaşacağım.

Bu işin hayalini kurması bile çok keyifli!

İlk olarak beyaz-pembe şeker hamuru,kalp bir kurabiye kalıbı,kalp figürlü basmalı kopat ve düz bir merdane (hepsi birbirinden şahane!) siparişi verdim:)
Bu işin temel noktası kurabiyeyi yapabilmekteymiş,araştırmalarım sonucu bunu da öğrenmiş oldum.Kabartma tozu kullanmayacağım ve kurabiyelerin aynı kalıpta fırından çıkabileceği bir tarif buldum,umarım başarılı olurum.
Şimdilik benden sevgiler,mutlu haftalar...

5 Ocak 2014 Pazar

Ruh Halleri

Sıcacık bir bebe battaniyesinin altına gizliyorum ayaklarımı şuan,yarın sabah sürekli ertelediğim saatin sesiyle haftaya adım atacaklar.
Ruhum için pofuduk bir yastık kapıyorum,sırtıma iyice yerleştiriyorum.Koltuğun en daracık yerine sığrdırmaya çalışıyorum bedenimi,bir yandan da elimde ki bol kremalı kahve kupasını dökmemek için uğraşıyorum.
Şehrin getireceği tüm yorgunluğu şimdiden selamlıyorum ve son olarak ÖZGÜR BIRAKIYORUM herkes için GÜLÜMSEMELERİMİ...

3 Ocak 2014 Cuma

Buralar oldukça hareketli!

İlle de bir sevgiliyle elele verip dünyayı değiştirsem diyenlere mesajım var;buralar oldukça hareketli!
Çocukluk ve evlilik evrelerini geçirdiyseniz ve bekarsanız şuan,kendinize oldukça zıt bazı noktaları olan bir erkek partnerle,bulutların üzerinde sörf yapmanızı tavsiye ediyorum.
Mutfakta yemek yapma deneyimleri,salonun ortasında değişik dans hareketlerini deneme,davetli arkadaşları halayla karşılama ve elbette sürekli planlanan ama bir türlü çıkılamayan akşam koşuları şahsen benim hayatımın renkleri bu aralar...
Nasıl bir çift miyiz?Birbirine temel konularda oldukça zıt,biri akım derken diğerinin b*kum dediği,yemek yapma konusunda sürekli çekişen,ikisi de inatçı ama erkeğin daha sabırlı ve uzaylı zekiye moduna sık bürünen kadınını olabildiğince alttan aldığı bir ilişki yaşıyorum ben.Özel günlerde aynı renk tonlarına bürünen,Angaranın bağlarında deli gibi tepinen,şeker hamurundan kurabiye/pasta yapımına aynı anda merak salan,yapalım mı yapalım modunda,aklımız başımızda ama ruhumuzun sınırlarında dolaşıyoruz dünyada.
Psikopata bağladığımız anlar olmadı mı/olmuyor mu,belki haddinden de fazla olmuştur ama ilişkiyi hayatın gediğine koyunca,tecrübeler artınca e bir de yaş atıyorsan yavaş yavaş,geride bırakıyorsun birçok şeyi...
Diyeceğim şu ki,aynı sırt çantasına eksiler ve artıları toplayıp yola çıkmak istendiğinde,olumsuzluklar dahi varlığını yitiriyor;yaşanmışlık yaşandığıyla kalıyor ve bize de kendimizi akışa bırakmak düşüyor.
SEN'sin O diyebileceğiniz kişiyi bulduğunuza inanıyorsanız,değiştirin dünyanızı ve arada bulutlardan düşerken paraşütünüzü açmayı unutmayın lakin poponuzun üzerine yavaş düşmek hızlı düşmekten daha az acıtır.

Yeniden OLA beyler,bayanlar :)


Merhabalar diyerek başlamak istiyorum onca aradan sonra...
Ekim 2007'de Entatlışurubum ile girdiğim blog dünyasından yaklaşık 3 senedir kopmuş durumdaydım.Onca sene ara verince geriye ne şifre kalıyor hatırlanan ne de şifreyi kurtarmaya yönelik ipucu hatırlamaları :)Birkaç denemeden sonra baktım ki blogger ile sağlıklı bir iletişim kuramıyoruz,kolları sıvayıp yeni bir adres alayım,hem de yeni bir başlangıç yapayım dedim.

Atraksiyonu,enerjisi,gel-gitleri,üzüntüleri,mutlulukları yumak haline gelen bir dönemin ardından,bazen savruk bazen melankolik,bazen realist bazen hayalperest ruhumla yeniden yazmaya karar verdim.
Bilirsiniz herşeyin ilkleri keyif verir.

Eski ruhu yakalar mıyız,o doyuma ulaşır mıyız bilemiyorum ama içimden geldiği gibi kalemimin yettiğince, birşeyleri anılaştıracağım için oldukça mutluyum.

Keyifli paylaşımlarda bir arada bulunmak dileğiyle,sevgiler...

© 2011 TOPUKLU POLLYANNA , AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena